Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar
 
Suçumu Seviyorum / Tarih: 21/05/2009
   

1999-2000 yıllarında Almanya’da muhacir olarak bulunduğum süreçte yaptığım geçmişe dair sorgulamayı, daha özlü bir biçimde bir de şiir formunda anlatayım diye yazdıklarımdan daha önce bahsetmiş ve bazı bölümlerini de burada paylaşmıştım. İşte bu yayınlanmamış olan kitaptan başka bazı bölümleri daha, güncelliği nedeniyle paylaşmak istiyorum.

 
Gelin, Tağuti Sistemi Tahlil Edelim
 
Kuruluş
 
Bazıları savundu, şu Amerikancı “manda”yı
“Devrim”yapan ise, batıya verdi tüm kumandayı
 
Yunan’la savaşıp, “yedi düvelle savaştık” dendi
İngiliz’le işbirliği, böyle gizlenmek istendi
 
Çok kan döküp geçilmişken Çanakkale boğaz yolu
Neden sessiz ve savaşsız terk ettiler İstanbul’u?
 
Hilafet ve İslamı dışlamak, şart koşuldu onlara
İngiltere, Fransa, İtalya ile uzlaşanlara
 
Onlar ise zaten gönüllüydü, İslam’dan sapmaya
Pozitivizm yöneltmişti, hevalarına tapmaya
 
Sözde kabul edilmezken Amerikan mandası
Oldular, İslam’a karşı Batı’nın payandası
 
Bunca insan öldü, sonuç yine Batı hegemonyası
Ekonomi, kültür ve siyasetin Batı’da kumandası
 
İslamî kimliği imha için kurulan ittifak
Tedbir aldı, İslam ufkunda sökmesin diye şafak
 
Kurtarmayan savaşın, “kurtuluş savaşı” kondu adı
Tam teslimiyetle dayatıldı, Batı’nın her muradı
 
Savaştan sonra, hep Batı hâkim oldu ve diretti
Ülkeyi de, hep onun işbirlikçileri yönetti
 
Binlerce insanımız kaybedildi, tüm cephelerde
Kurtuluş ve bağımsızlıksa, hâlâ çok ötelerde
 
Eğer “manda” olsa ve Amerika yönetseydi bizi
İnan bu kadar yok etmezdi, İslamî kimliğimizi
 
 
 
Mandacının amacı, yalnız ekonomik sömürü
Korkup, yok edemezdi dini kimlik ve kültürü
 
“Manda” çoktan bitmiş, özgürlük gelmiş olurdu
Korunan kimlikle halk, gerçekten kurtulurdu
 
İşbirlikçi daha zalim oldu, halkı içinden vurdu
Halk ise onu kendinden sandı ve itaatkâr durdu
 
Mandacı yapsa idi, bunların yaptığı zulümü
Mutlaka ayaklanırdı, halkın büyük bölümü
 
Maraş halkı, başörtüye uzanan “gâvur”u vurdu
Aynı halk, daha şedit yerli zulme hep sessiz durdu
 
Böyle oldu, içinden çıkana sessiz kaldı halkımız
Maalesef dezavantaj oldu, sömürge olmamamız
 
Öyle zulümler yaptılar ki, Batı’ya uymak için
Bunu sömürgeci yapmazdı, ülkeyi soymak için
 
Zorla dönüştürdü halkı, birkaç batıcı“ittihatçı”
Baskı ve hileyle hâkim oldu, batılı üçkâğıtçı
 
Hakim oldu ulusçu Kemalizm, laiklik, demagoji
Taklitle batıdan getirildi, resmi ideoloji
 
Emperyalizme sığınıp, kulu olundu Bâtılın
Kültürü dayatıldı, sözde savaşılan Batının
 
Bu sebeple kıydılar da, on binlerin canına
Baştan beri bulandılar, mazlumların kanına
 
Kurulan batıcı ulus devletti
 
Halka rağmen kurulan devlet, laik ulus devletti
Tepeden dayatansa, laik jakoben bir elitti
 
Halklar hiç kâle alınmadı, kaderi hep zilletti
“Halka hizmet” yerine, istenen hep “kör itaat”ti
 
Pozitivizm ilkelerini, mal ederek devlete
“Kelleler kopardılar”, benimsetmek için “millete”
 
Başkası bile olamadı, kör taklit halkı boğdu
Kökten koparılınca, niteliksiz bir ucube doğdu
 
“Kanun devleti” kurup, dediler “hukuk devleti”
Kanuna da uymayınca, geldi zulmün zilleti
 
“Demokratik hukuk devleti”yle, aldattılar “milleti”
Haksızlık ve keyfilik üretti, bu despotluk illeti
 
Benimsenen fikir ki; “devlet-i ebed müddet”ti
Her şeye sahip ve malik, “ilah devlet” demekti
 
Kulluk istendi “Devlet”e, birey ile toplumdan
Hak ve özgürlük, ona kurban edildi her zaman
 
Üstelik, laiklik, Kemalizm çoğunda bir imajdı
Sanki, hortumları ve zulmü örten bir kamuflajdı
 
Soyguncular, zalimler, hep bu imajla aklandı
Bu örtüyle, sistemdeki kirler kolay saklandı
 
Hep darbe, çete kullanıldı, halkı sindirmek için
Seküler dönüşümü, zorla kabul ettirmek için
 
“Halka rağmen halk için”di tüm zulüm politikası
Amaç, şirkle kuşatıp yok etmekti, İslami harsı
 
İdeolojik Zulüm
 
“İstiklâl mahkemeleri”nde, âlimleri katlettiler
İslami eğitimi yok edip, fıtratı kirlettiler
 
Geçmişi silmek için yaptılar, “harf inkılabı”nı
Amaç kesmekti, toplumun kaynakla irtibatını
 
Hedef toplumsal hafızayı silmek, sıfırlamaktı
Yalnız Batıcı seküler kültürü hatırlamaktı
 
Amaç, halkı, değersizlikte boğmak değilse eğer
Neden yok edildi, “İyi, doğru, güzel”e dair değer
 
Zulüm yaptılar, yine de kaynağa ulaşana
Hep “havuç” dağıttılar, “resmi din”le uzlaşana
 
Ulusçulukla, ümmeti dışladılar en baştan
Laiklik adına, İslam’ı kovdular hayattan
 
Vahyi reddedip de, ilah edindiler hevayı
Hep kula kullukla kirlettiler, güzel dünyayı
 
İnsan, böyle yabancılaştı kendine, Rabbine
Birbirinin kurdu olup, zulmetti hemcinsine
 
Görüşü kutsanıp,“ ileri” sayıldı bir faninin
“İrtica”sayıldı vahyi, onu da öldüren Rabb’in
 
Değiştirmeye cür’et eden, Rabb’in muhkem vahyini
“Değiştirilemez” yaptı, bir faninin ilkesini
 
Rabbin vahyine sadakatimiz, “dogmatik” bulundu
Laik Kemalist ilkeler, put yapılarak sunuldu
 
Oysa Kemalizm çoktan öldü, zaten halktan geriydi
Kur’an, kıyamete dek geçerli, daima ileriydi
 
Sistem; Kurtulduk Sananları, Aldatıcı Bir Serap
Hakları, Özgürlükleri Yok Etti, Sözde İnkılâp
 
İdeolojik baskıyla, egemen sistem dehşet saçtı
Bu, şahsiyetleri bozdu, ikiyüzlülüğe yol açtı
 
Öz yurdunda yok edildi, Müslüman’ın temel hakları
Getirildi; örgütlenme, eğitim, tebliğ yasakları
 
Lozan ile güvencede, tüm azınlık hakları
Müslüman’a zindan oldu, İslam’ın toprakları
 
Müslüman mahrum bırakıldı, azınlık haklarından
İnancı kovulmak istendi, kendi topraklarından
 
İnsanca, Müslümanca yaşamak, hep suç sayıldı
Düşünce, inanç, kimlik ve kıyafet dayatıldı
 
“İrtica” yaftasıyla dışlandı, Allah’ın şeriatı
Hâkim kılındı, heva ürünü, beşerin fikriyatı
 
Kanun aldılar, İtalya, İsviçre ve Fransa’dan
Kültür ithal edildi, tefessüh etmiş Avrupa’dan
 
Baştan yöneldiler, “devrim”le yok etmeye İslam’ı
Sonraki “tesettür yasağı”, bu zulmün bir devamı
 
Batı, “Kur’anı kapatın kadını açın” diyordu
Batılı vur deyince, işbirlikçi öldürüyordu
 
Şeriata düşmanlıktı, bu tesettür yasağı
Kur’an’da, tuğyanın yeri “hayvandan da aşağı”
 
Halka zorla giydirip, Avrupa’nın şapkasını
Yaptık diye övündüler, “ inkılâp”ın hasını
 
Müslüman halk istemedi, “devrim” in şapkasını
Şapka için “kopardılar”, çok masum “kafasını”
 
 
Önce pozitivizme koştular, İslamı reddederek
Hıristiyanlığa da döndüler, batıya imrenerek
 
Laik devlete bağlı, “resmi din”e ihtiyaç vardı
İslam’ı denetime almak, varılan son karardı
 
Bu amaçla kuruldu,“ulusal din”in diyaneti
Laik devlete sadakatle, yapsın diye hizmeti
 
Denetime alındı, dini eğitim ve dini hayat
Bu art niyetle açıldı, İmam Hatip ve İlahiyat
 
Laikliğe uygun hale getirmek için İslam’ı
Eğitimde hedeflendi, modern, laik din adamı
 
Ulaştı sistem, çok büyük oranda, bu hedefine
Yine de rastlandı, bilinçli az sayıda mü’mine
 
Razı olmadılar burada, az da olsa fireye
Kapattılar İmam Hatip’i, başvurarak hileye
 
“Sekiz yıl” ile, darbe vurdular “dini” eğitime
Ve “YAŞ” sınırı koydular, Kur’an’i öğretime
 
Seküler kutsallar üretip, koştular paganizme
Hep İslam’la savaşarak, yol açtılar nihilizme
 
İslami kimlik yok olunca, doğdu da boşluk
Yayıldı tüm topluma, başıboşluk, sarhoşluk
 
İslam’ı dışlayınca, “iyi-doğru” ölçüsü kalktı
“Değer”siz ve “anlam”sız bataklıkta boğulan halktı
 
Değersizlik batağında yetişti, pek çok sapkınlık
Çete, fuhuş, uyuşturucu ve her türlü azgınlık
 
Sözde telaşa düştüler, bir de “misyonerlik”ten
Halbuki, “Kitap Ehli” üstündü, Kemalistlikten
 
Biz Müslüman’dık, laik, Kemalist olamazdık
İkiyüzlülük yapmadan, tüm hakikati yazdık
 
“Resmi din”i benimsemedik, Hakk’a bağlandık
Hak din İslam’ı seçtik, hep zulme maruz kaldık
 
Hemen saldırıya geçtiler, Hakkı susturmak için
Halkı sindirip, adalet talebini bastırmak için
 
 
 
1981-1983 Darbe (Danışma) Meclisinde Durum
 
Darbe meclisinde, ulusçuluk yaptım, alkışlandım
İslam’dan her bahsettiğimde, yuh çekilip dışlandım
 
Ancak meclis dışında, özgür hissederdim kendimi
Kemalist meclis bir kâbustu, arttırırdı derdimi
 
İslam’ı terennüm ettikçe, bu yolda yalnız kaldım
İkbal makamında sıkıldım, baskılardan bunaldım
 
Darbeciye karşı, mecliste savundum tesettürü
Sıralara vurup “yuh”çekti, zalimlerden bir “sürü”
 
“Türkçüler” de horladı, tesettür konusunda beni
Rahatsız olup sorguladım, “Türk-İslam sentezi”ni
 
Sentezin ilk tarafı, memnun ediyordu her nefsi
İslam, bir slogan da olsa, rahatsız etti herkesi
 
Allah’ın ayetlerini okuyunca, laik mecliste
Kimse yanıma yanaşmıyordu, meclisteki kuliste
 
Bağnaz bir tepkiyle dışlandım, susturulmak istendim
İtirazım duyulmasın diye, boğulmak istendim
 
Hak, özgürlük taleplerim, faşistlere ters düşmüştü
Zalim “beyaz Türk”ler sürüsü, başıma üşüşmüştü
 
İnsan hak ve özgürlüğü, tehdit diye algılandı
Darbeci anayasa, bu önyargıyla kurgulandı
 
Hakk’a aykırı her şey, kolay kondu anayasaya
İslam’ı isteyince, hemen çağrıldım istifaya
 
Resmi ideoloji dayattı, despot anayasa
Farklılıkları yok etti, darbeci faşist yasa
 
Bu anayasaya “red” oyu verdim, aynı mecliste
Böyle oluştu, adımı yazdıkları kara liste
 
Hakk’ı kısmen haykırınca, sistemce karalandım
İstifa baskısıyla, generallerce sorgulandım
 
Evren, adeta çıldırmıştı, aykırı düştüm diye
Hemen sokulmak istendim, askere uygun çizgiye
 
İtiraz ettim, uymadım, dayatılan düşünceye
Büromun kapısı kırılıp, zarar verildi her şeye
 
Korkutmak istediler, hatta tehdit ettiler ölümle
Evimin kapısını zorlayıp, saldırdılar zulümle
 
Teslim olmadım korkuya, tavrımı sürdürdüm yine
Evren konuştu, “seçtiğimize pişman olduk” diye
 
Ondan sonra, sistem hedef yaptı, düşmanca davrandı
Hak, özgürlük yanlı çabam, hep dışlanarak kınandı
 
Birçok vetolar geldi, şu “kara liste”nin peşinden
Parti kurdum, aday oldum “veto” geldi Evren’den
 
Talep edince, hakkım olan bürokratik kadroyu
Bir de bu sebeple yedim, Kenan Evren’den vetoyu
 
Bakan Cantürk demişti, “yazık ettin istikbaline
Başörtüsünü savunmakla, zarar verdin kendine”
 
Cantürk devamla, “iflah olmaz askere ters düşen
Bu ülkede siyaset yapamaz, farklı yol seçen”
 
Sistem çok rahatsız olmuş, iyice dışlamıştı
Kemalizm’e uyumsuz olunca, linç uygulamıştı
 
Rabb’imizin Hidayetiyle Şereflenip Müslüman Oldum
 
Bunaldım bütün bu zilletten, şirkten, fesattan
Hak arayışım kaynaklandı, temiz fıtrattan
 
Sorguladım ahvalimi ve aradım hidayeti
Yaşadım, şirkten tevhide manevi bir hicreti
 
Bu samimi yönelişle, ulaştım hidayete
Rabb’imizin de lütfuyla, ondan gelen rahmete
 
Kur’an’la teçhiz olarak, kaçındım tağuttan, şirkten
Resulullah’ı örnek alıp, arındım kirlilikten
 
Şirkten, münkerden kaçıp, Allah’a hicret ettim
Pisliklerden arındım, tevhidle şereflendim
 
“La ilahe illallah” deyip, Müslüman oldum
Tehlikeli sayıldım, düşman yerine kondum
 
Merhametle çağırınca, tüm insanları tevhide
Yargılandım hep DGM’de, maruz kaldım tehdide
 
Türkçülüğü terk edip Mü’min oldum, “dönek” dediler
Hemen vurdular, nasıl “dönek”lik bu, söyletmediler
 
Evet Rabb’imin lütfuyla döndüm, şirkten İslam’a
Bu “dönek”lik şeref getirdi, yönelince Kur’an’a
 
Yazardım, sağcı Tercüman’da ve ulusçu Hergün’de
Düşüncem zan alanında, İslami kimlik sürgünde
 
O zaman baş tacı etti sistem ve ulusçu kesim
Pek çok imkân tanındı, gür çıksın diye bâtıl sesim
 
İslamî kimlik döndüğünde, hayat dışı sürgünden
Tevhidi bakış oldu artık, yazılarımda gündem
 
Hakkı haykırınca medyada ve haftalık Selam’da
Artık DGM savcıları, takipçiydi arkamda
 
Siyasi mahkemelerde, yok edildi hürriyetim
Hedef alınıp yargılandı, İslami şahsiyetim
 
Partilerin Durumu ve Teklifleri
 
Uğraştılar, sistemin içine tekrar geri çekmeye
Bazı partiler başladı, yeni teklifler getirmeye
 
Defalarca teklifler geldi, Erbakan ve Kutan’dan
Tek delil gösteremediler, rehberimiz Kur’an’dan
 
Yolları gayri İslami’ydi, delili yoktu İslam’dan
O halde nasıl tabi olurum, ayrılıp da davamdan?
 
Dediler ki: “Seni parlamenter, ya da başkan yapalım”
“Yahut partimizin ön safında, iyi bir yer açalım”
 
İmanım izin verseydi, belki dönerdim geriye
Parlamenter, bakan olurdum, katılıp bir partiye
 
Belki bunları elde etmek, hoş gelirdi nefsime
Aldatıcı sebepler de bulurdum, her hal kendime
 
Ancak, akıdem izin vermez; laikçe hükmetmeye
Zillete, ilkesizliğe ve Kur’an’ı ketmetmeye
 
Razı olanlar bu sapmaya, makam ihtirasıyla
Dünyevileşip ilkesini yer, zan ve hevasıyla
 
“Laik, demokrat, Atatürkçüyüm”der, ikrah olmadan
“Bu sözü ikrah’sız söylemek”, çıkarırken imandan
 
“Hüküm ancak Allah’ın”, nihai olarak İslam’da
Laik yasa yapar, hevayla hükmedilen makamda
 
Allah’ın hükmünü reddeder, laik meclis, hükümet
Vahiyle gelen emirse; “Allah’ın hükmüyle hükmet”
 
Yaklaşmaz, şirkle hükmetmeye tevhidi iman
Bak,“Vahiyle hükmetmeyen”e, kâfir der Kur’an
 
Kim ki dini almaz ise, ancak Kur’an ile sünnetten
Kültür, zan ve hevayı din sayar, çıkamaz hiç zilletten
 
Bir yanda parlamenter makamı, zillet içinde
Diğer yandaysa, zindan ve hicret, izzet içinde
 
Şirki terkle,“Allah taraftarı”olup, buldum izzeti
Şeref getirdi zindan ve hicret, terk edince zilleti
 
“Aptal” dedi bazısı, reddedince “ikbal” teklifini
Dediler; “tevhidi tercihle, kararttın istikbalini”
 
Dediler ki:“ Vekil, bakan olurdun, istikbalin parlaktı.”
Bu sözler, tevhidi yok edecek, bilinçsiz bir tuzaktı
 
Rabb’imin lütfuyla muhafaza oldum, korundum
Gayri İslami yolları reddederek, arındım
 
Arkadaşımdı, birçok yüksek bürokrat ve bakan
Tüm yollar açıktı, ikbale, zenginliğe çıkan
 
Rabb’in izniyle reddettim, çıkar eksenli hayatı
Tevhid yolunda riske attım, dünyadaki rahatı
 
Sarıldım, Kur’an ve sünnetten gelen yönteme
Allah için hep uzak durdum, batıl sisteme
 
Hak yolda direndim, reddederek geri dönmeyi
Hatırladıkça iğrendim, sistemdeki her şeyi
 
Bulaşmaktan kaçındım, aynı pisliğe ve şirke
Diğer insanları da çağırdım, tağutu terke
 
İman ettim tevhide, teslim oldum Allah’a
Bağlandım Kur’an’a ve örnek Resulullah’a
 
Allah’a ve Resul’üne, layık olmak istedim
“Birinci öncelikli tehdit”, düşman ilan edildim
 
Rabbimiz korusun ve ayağımızı sabit kılsın
Tevhid yolunda şâkir, âbid ve vahye şâhit kılsın
 
 
 
Neler Yapmışım
 
Zulüm yapmadım, hakaret etmedim hiç kimseye
Zorlamadım kimseyi, bir inanç ve düşünceye
 
Kimliğimi savundum ve özgür olmak istedim
Resmi düşünce ve kimliğini kabullenmedim
 
İki yüzlülük ve riya olunca, “atasözünde”
Tabi zamanla izi kaldı, tüm toplumun özünde
 
“Köprüyü geçmek için, dayı yaptılar ayıyı”
“İte dalanmaktansa, hep dolandılar çalıyı”
 
Başka atasözü de vardı, yiğitlik taslayanın
“..onda dokuzunu kaçmak” saydılar, kahramanlığın
 
Atasözüydü; “Bin yaşasın bana değmeyen yılan”
Tabi ki pis egoizm oldu, tüm topluma yayılan
 
Geçer akçe; bencil, korkak ve ikiyüzlü olmaktı
“Ayıya dayı demek” ya da “çalıyı dolanmak”tı
 
İlkeli olmak istedim, reddettim bu zilleti
Korumaktı niyetim; iman, onur ve şahsiyeti
 
Vahye şahidliği, adaletle yapmaktı hedefim
Taviz, uzlaşma değil; dinde netlikti tercihim
 
Yalnız Allah’a kulluktu, değişmez istikametim
Tevhidi iman, salih amel, yoldaki işaretim
 
Her an gelecek olan ölümü, tefekkür ettim
Ahiret ve hesabı, sürekli tezekkür ettim
 
Rabb’imin rızasını kazanmaya azmettim
Hidayetimin sahibine, sonsuz hamd ettim
 
Her tür sıkıntıya katlanmalıydım, dinim uğrunda
Yaşayıp da anlatmalıydım, ne var ise Kur’an’da
 
Direnip de sabretmeliydim, tüm baskılara, mertçe
Gereken bedeli ödemeliydim, hem de cömertçe
 
Hakları bedelsiz vermez, hiçbir egemen alçak
Özgürlük armağan edilmez, fethedilir ancak
 
Kolay gasp edilir, eğer bedelsiz verilirse hak
Özgürlüğü fetheden, ona ebediyen müstahak
İşte bu bilinç ve tefekkürle çıktım ben yola
Hep Hakk’ı esas aldım, bakmadım sağa sola
 
Hiç aldırmadım, kınamacıların kınamasına
Doğrudan ayrılmadım, kapılıp dünya hesabına
 
Reddettim bâtılı, Hakk’ı benimsedim daima
Korudum kimliğimi, sadık oldum inancıma
 
Hırsızlık yapmadım, şiddete başvurmadım
Eroin satmadım, banka dolandırmadım
 
Bunları yapan zalimler, hep ülkeyi yönettiler
Halkın hakkını gasp edip, sürekli zulmettiler
 
Yalnız tebliğ yaptım, bâtıla bulaştırmadan Hakk’ı
İslam’ı anlattım, daima vahye çağırdım halkı
 
Adalet isteyip, baş kaldırdım, her zulme ve zalime
Sömürü, işkence, ters gelmişti İslami kimliğime
 
“Sağcı”yken,“solcu”yla çatıştım, ulus devlet adına
Mü’min olunca, sahip çıktım,“solcu”nun da hakkına
 
Ulus devlet için,“solcu”yla kavga kaos yaratan
Bu adaletsiz hâlimi, neydi inkılâba uğratan?
 
Vahiydi, inkılaba uğratan bu sağcı hâlimi
Ancak tevhidi iman, âdil, âlim yapar zâlimi
 
Bu köklü değişim ve adaletin kaynağı Kur’an’dı
“Muhammed’ül Emin”in izinde, tevhidi bir imandı
 
Kur’an’la kalktı, ulusçu bağnazlık ve sağcı körlük
Vahyin gereği, adalet ve her insana özgürlük
 
Kur’an, Allah’ın Nur’u, adaletin sönmez güneşi
Rabb’imiz kefil, yazılamaz bir benzeri ve eşi
 
Bütün insanları, eşit yaratmıştı Yaradan
Tüm insanların kökeni, aynı anne babadan
 
Kur’an öneriyordu, tevhidi ve adaleti
Her insana yüklüyordu, arzdaki hilafeti
 
Özgür bırakmıştı, Hak-bâtıl kavşağında insanı
İrade serbestisi verip, öngörmüş imtihanı
 
Mademki yüklenmişti, imtihan ve emaneti
İnsan özgürce bulmalı, hak yolu, hidayeti
 
Önerirken insanlara, kurtuluşun yolunu
Gösteriyordu her yolun, ahretteki sonunu
 
“Dileyen iman, dileyen inkar etsin”, Rabb’in ayeti
“Dinde zorlama yoktur” hükmü, dayatmaz hidayeti
 
Dileyen “sağcı”,”solcu”, “laik” olsun, ya da Müslüman
Herkes hesabını verecek, günü geldiği zaman
 
Sınav sırasında, herkese lâzım özgürlük ve hak
Rabb’in verdiği emanete, her irade müstahak
 
İnsan özgür tercihte, bir inanç ve düşünceyi
Herkes terk etsin, dayatma, baskı ve işkenceyi
 
Rabb’imiz lütfetmiş, temel hak ve hürriyeti
Herkese; can, mal, akıl, nesil, din emniyeti
 
İslam, her insana eşit sunmuş, bu tür hakları
Tekâmül yolunda, gerekli tüm korunakları
 
Kula kulluk zillet ve zulümdür, yaşayan için
Sömürüsüz özgür hayat, haktır, her insan için
 
Evet Kur’an’la yöneldim, adalet ve özgürlüğe
Zulme karşı çıktım, son verip şeytani sessizliğe
 
Zalimlerin at oynattığı, ülke idi Türkiye
Muhalif oldum zalime ve alçakça sömürüye
 
Koştum mazlumun yanına, onunla hemdert oldum
Özgürlük istedim, insan haklarını savundum
 
“Mazlum-Der”i kurarak, tüm mazlumların lehine
Ayrımsız karşı koydum, hak-özgürlük ihlaline
 
Ezilenler uyansın ve zulüm bitsin istedim
Adaletle,”tüm insanlar özgürleşsinler” dedim
 
Türkçülüğü, Kürtçülüğü, her türlü ırkçılığı
Reddettim ben, ümmete sokulan her ayrılığı
 
Savundum hep; barışı, sevgiyi, tevhidi kardeşliği
İman ettim, özledim; akıde ve ümmette birliği
 
Halkı bölmekle güçlenir, Firavun sömürüsü
Parçalanan muhalefet, olur mazlum sürüsü
 
 
Her mazlumu çağırdım, zulme karşı çıkmaya
“Böl-yönet” fitnesini, hep birlikte aşmaya
 
İstedim ki, herkese, hak ve özgürlük gelsin
İnsanlar özgür olsun, zorbalık sona ersin
 
Hak yolda mücadelem, rahatsız etti devleti
“Derin”den gelen tehdit; “faili meçhul” illeti
 
“Derin” tehditlere aldırmadan, hakkı haykırdım
Hak ve adaleti savununca, düşman sayıldım
 
Herkesi kurtuluşa çağırdım, yaydım daveti
Önerdim tüm insanlara, Kur’anî hidayeti
 
Bu imtihan dünyasıdır, zorlama olmaz dedim
Şiddetten, hiddetten uzak, hikmeti benimsedim
 
Tevhidi anlattım, merhamet ettim herkese
Gitsin diye çaba gösterdim, herkes cennete
 
Yaymaktı niyetim, hep hakkı ve adaleti
Hicret oldu kısmetim, Peygamber’in sünneti
 
Muhacirlik Yıllarım
 
Artık, İslami kimliği savunan bir “mürteci”ydim
Ailesinden, ülkesinden uzak, bir mülteciydim
 
Hain diye saldırıyordu, arkamdan gazeteler
Suskun kaldı “özgürlükçü”ler, zulmederken çeteler
 
Nedense yalnız kalınır, böyle zulüm ortamında
Rabb’in yardımı rahatlatır, mü’mini dar anında
 
Ailemden çok uzakta, yabancı bir ülkedeydim
Yeni hayatın başında, sıkıntılı dönemdeydim
 
Ülkem, ailem, dostlarım, artık ulaşılmaz bir düştü
Pek çok sorular, kâbus gibi üzerime üşüştü
 
Ne olacağı belirsiz bir haldi, artık kısmetim
Önce karanlıktı, kendimi bir an yalnız hissettim
 
Çok kısa sürdü belirsizlik, bu sıkıcı karanlık
Rabb’in lûtfuyla kovdu karanlığı, nurlu aydınlık
 
“Zorlukla beraber kolaylık” hükmü, tecelli etti
Rabb’in rahmeti, hayra tebdil ile teselli etti
 
Yeni kardeşlik ve hizmetler üredi, bu zeminde
Hamd olsun, hiç sıkılıp bunalmadım, yaban elinde
 
İki buçuk yıl geçirdim, şu Fröbel Caddesinde
Otuz metre kare, iki odalı küçük evimde
 
Hicrette mekânım, mescidler, dernekler ve evlerdi
İşim, Rabb’e kulluk ve davet eksenli görevlerdi
 
Otoban, tren, mescitlerde geçti, çoğu zamanım
Duisburg, Essen, Dortmunt ve Solingen, hizmet alanım
 
Shtutgart, Düsseldorf, Berlin, Viyana ve Amsterdam’da
Mesajı taşımaya çalıştım, merhametle her yanda
 
Bir yandan da, sürekli sorguladım kendi halimi
Vahye uygun mu diye, gözden geçirdim ahvalimi
 
İmtihan içinde imtihanlarla, geçti hicretim
Allah ve Resulüne sarılınca, kolay sabrettim
 
Dünyevi bir amaçla, dayanılmaz bu ayrılığa
Ancak Allah yolunda katlanılır fedakârlığa
 
Kul, ısrarla sarılırsa tevhide, Allah yoluna
Mutlaka yardım eder Rabb’imiz, mü’min kuluna
 
Hamd olsun Rabb’imize, pek çok lütuflarda bulundu
O’nun yardımıyla direndim, ruhuma huzur doldu
 
Suçlarımı itiraf ediyorum
 
İtiraf ettim işte ben, bütün bu suçlarımı
Herkese adalet özlemimi, tevhide çağrımı
 
Hak ve özgürlük adına, canhıraş feryadımı
Zalimlerin suç saydığı, her türlü çalışmamı
 
Ey düzenin önyargılı savcı ve yargıçları!
Haydi düşün peşime, işledim tüm bu suçları
 
Adaleti, tevhidi ve özgürlüğü arzuladım
Zulme karşı çıktım, zalim sistemi sorguladım
 
Herkesin bildiği hakikatleri yazdım, söyledim
Çoğu susmayı tercih etti, “Kral çıplaktır” dedim
 
Aklettim, düşündüm, sorguladım, ifşa ettim sistemi
Üstelik, özgürce açıkladım, inanç ve düşüncemi
 
Büyük suç işledim, yaydım tevhidi, hakikati
Ezilenden yana oldum, savundum adaleti
 
Dogmatik siyasal yargıyla, hemen düşün peşime
Engel olun hakikate, kelepçe vurun fikrime
 
Yargılayın beynimi ve hemen atın zindana
Galile’ye de yaptığınızı, yapın siz bana
 
Göz açtırmayın düşünceme, hatta aklıma
Hep zalim sistemi koruyun, vurun mazluma
 
Takibe alın hemen, zalime göre suçluyum ben
Ancak, haklıyım, Hak yoldayım; bu yüzden güçlüyüm ben
 
Dünya size rağmen dönecek, bunu biliniz
Hak mutlaka gelecek, çökecek düzeniniz
 
Hiç aldırmıyorum size ve haksız hükmünüze
Sığınırım, sizi de öldürecek Rabb’imize
 
Korkmuyorken, tuğyan edip, bu kadar zulmü yapan
Neden korksun, adaleti savunup, Hakk’a tapan?
 
Suçumu Seviyorum
 
Tek Rabb’e kulluk yapmak, tağuta göre suçtu
Tağuti düzenlerde, tevhidi yaymak güçtü
 
Onurlu, mü’mince yaşamak,“suç”ların şereflisi
Aslında bu “suçu” hep taşımalı, her insan nefsi
 
Zulme rağmen, hiç yitirmedim azmimi, umudumu
Çünkü tercihimden memnunum, seviyorum “suç”umu
 
Evet yoktur bu “suç”tan, asla pişmanlığımız bizim
Şükür ki, açıktır alnımız, diktir başımız bizim
 
Davetimiz, herkese adalet ve tevhittir bizim
İnsana merhametimiz, ilahi rahmettir bizim
 
Korkmak, yılmak, dönmekle, bağdaşmaz dinimiz bizim
Olamaz Rabb’in hükmünden, tek tavizimiz bizim
 
Davamızın ardında durmak, izzetimiz bizim
Allah yolunda bedel ödemek, şerefimiz bizim
 
İşimiz, tüm insanları çağırmaktır cennete
Rahmet yolu bu, yer vermeyiz zora, hiddete
Bu içerik 2053 defa görüntülendi.
 
 
MAKALENİN YAZARI

Mehmet PAMAK
  Yazarın Diğer Makaleleri

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon