Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2013
 
Tebliğ ve Davet
Tarih: 25/10/2013
   




 

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
 
“Men emera bil meğrufi ve neha anil münker…”
 
Aziz ve Muhterem din kardeşlerim; Yaşadığımız toplumda Müslümanlar tarafından anlaşılmayan, göz ardı edilen ve dolayısıyla uygulanmayan iki kavram vardır ki; Bugünkü konumuza mevzu olan bu kavramlar “TEBLİĞ ve DAVET” kavramlarıdır. Tebliğ; Taşımak, götürmek, ulaştırmak, bildirmek ve eriştirmek gibi anlamlara gelir. 
İslam dininde; Vahiy yoluyla Allah (cc)’tan gelen ilahi hükümlerden hiçbirini, gizlemeden, çarptırmadan, saptırmadan eksiltmeden veya her hangi bir eklemede bulunmadan, tüm insanlığa anlatma, aktarma ve yayılması çabalarının tümüne “Tebliğ” denir. Tebliğ; Güzel öğütle başlayıp, cihad ile devam eden “Din yalınız Allah (c.c)’ın oluncaya kadar” metodunun Allah (cc) tarafından vaaz edildiği İlahi sistemin temel taşlarındandır. Tebliğ farizasını yerine getiren kişiye de Mübelliğ denir.
Davet ise: İnsanları bir fikre, bir oluşuma, bir eyleme çağırmak, yön vermek, istikametlerini belirlemek demek olsa da, esasında tebliğ edilen şeyin içeriğine ve gereklerini yerine getirmeye, ona bağlanmaya muhatabı çağırmaktır. Davet tebliğden sonra yapılır. 
Allah (cc)’u Teala Al-i İmran Suresi 104. ayet-i celilede “İçinizden (Herkesi) hayra davet eden, iyiliği emredip kötülükten meneden, bir topluluk bulunsun. İşte onlar, Kurtuluşa erenlerdir” şeklinde beyan buyuruyor. Rasulullah (sav)’de bir hadis-i şeriflerinde “Her kim ki iyilikleri emredip kötülüklerden de insanları nehyederse, o yeryüzünde Allah’ın halifesidir” buyurmaktadır. Dolayısıyla bu Ayet-i celile ve Hadis-i Şerifler gibi, birçok Ayet ve Hadis-i Şeriflerin bilincinde olan Müslümanlar, inandıkları, yaşadıkları ve inşa etmek istedikleri vahyi, başkalarına da anlatmak ve ulaştırmak zorundadırlar.
 
Mübelliğ muhatabın bulunduğu durumu, sıhhatli bir zeminde, şart ve kişiliğini göz önünde bulundurarak, anlayabileceği şekilde kendisine tebliğini yapar. Neticesi ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, Müslüman’a düşen sadece tebliğdir. Hidayet eden ise yalınızca Allah (cc)’u Teala’dır. Mübelliğ bizzat kendisi şirke ve kötülüğe bulaşmayacağı gibi, tebliğde bulunduğu kimselerle de, ilahi hükümlerin dışında hiç bir surette uzlaşma ve kaynaşmaya giremez. 
İslamî hareket içerisinde yer al¬mış her Mübelliğin ve her davetçinin, sahip olması gereken temel vasıflardan birkaçı şunlardır;
1-Mübelliğ tebliğine öncelikle tevhidi izah ederek başlamalıdır. Rasulullah (sav) insanları ilk önce “La ilahe illallah” diyerek tevhide çağırmıştır. 
Buda; Allah (cc)’tan başka tüm ilahları red edin, yalınız ve yalınızca bir olan Allah (cc)’a ibadet, kulluk ve dua edin” demektir.
2- Mübelliğ tebliğini yapacağı muhatabına karşı aşırı ısrarcı olup onu bıktırmamalı. Yabancı kelimelerden uzak durmalı. Sıkıntılı anlarında mutlaka muhatabının yanında olmalıdır.
3- Mübelliğ; tebliğ etmek istediği konuyu çok iyi bilmelidir ve aynı zamanda buna kendiside yürekten inanmalıdır. Anlatacağı konuyu önce kendisi yaşamalı hal ve hareketleriyle de bunu hissettirmeli ve göstermelidir. 
 
Bakınız! Allah (cc)’ın Peygamberi Muhammed Mustafa (sav), Rabbimiz tarafından indirilene, önce kendisi iman etti ve ameliyle de bunu en güzel şekilde uyguladı. Dolayısıyla Mübelliğin tebliğini en çok “halinin” yapması gerekir.
 
 Eğer tebliğ edilenlerle amel edilenler uyuşmuyorsa ve Mübelliğin sözleri tabiri caizse, yaşadıklarının üstünde, “Büyük beden” duruyorsa, davet amacına ulaşmamıştır demektir. Hani “Halin talebindir” derler ya, eğer tebliğ ettiğin halde isen, Allah (cc)’ın izniyle yollar zaten kendiliğinden açılır 
4- Mübelliğ; Ahlaklı, sabırlı, şefkatli ve mütevazı olmalı ve tebliğde bulunduğu kimselere, güzel bir lisan ile, yumuşak bir şekilde hitap etmelidir. “Lisanüke-esedüke” senin dilin senin aslanındır. Sözü ne kadarda doğru bir sözdür. 
 
Eğer aslanını eğitemezsen döner bu seferde seni yer. Onun için muhatabın lisanı ile veya anlayacağı bir dille kendisine tebliğ yapmak gereklidir.
Şöyle güzel veciz sözler vardır: “Söz altındır kelam inci, gönül burcunda derceyle, teraziye koyup satma, vakti gelince harceyle”
Allah’u Teala Musa (as) ve Harun (as)’a ilahlık iddiasında bulunan Firav’na dahi, yumuşak bir lisan ile hitap etmelerini, Taha suresi 43 ve 44. ayet-i celilelerde şöyle beyan buyurmaktadır. “Her ikiniz Firav’na gidin çünkü o gerçekten azdı. Fakat ona yumuşak söz söyleyin. Olurda nasihat dinler ve korkar” 
 
5- Mübelliğ; Tebliğ ettiği mesajın, müsbet sonuçlar vermesi için ilahi mesajları eğip bükmeden tüm gerçekleriyle beraber açıkça ilan eder. Çünkü kendilerine tebliğde bulunulanlar daha baştan itibaren neye davet edildiklerini bilir ve kendilerini o fikri kabul etmeye daha çabuk alıştırırlar. “Hele bir hizmete çağıralım da sonrası kolay”  gibi, bir menfaat beklemek veya sayısal çoğunluğu sağlamak amacıyla karanlık ve muğlâk ifadeler kullanmak hiçbir zaman doğru değildir. 
Evet, bu vasıflar sadece bir peygamberde bulunması gereken vasıflar değildir. İslamî hareket içerisinde yer al¬mış her Mübelliğin ve her davetçinin sahip olması gereken temel vasıflar¬dır. 
 
Allah (cc)’u Teala’nın Peygamberimizden (sav) ve dolayısıyla bütün davetçilerden istediği; “Yaptığın iyiliği çok gö¬rerek başa kalkma” Yani yaptığını asla büyütme, mübalağalandırma ve başa kalkma demek istemektedir. Onun için Mübelliğ muhatabına karşı bir şey bilmediği için asla enaniyetle yaklaşmamalı, en ufak bir anlaşmazlıkta dahi onunla cedelleşmemeli hatta ve hatta başa kalkarak “Düne kadar hiçbir şey bilmiyordun adam mı oldun şimdi” demeninde hiçbir alemide olamaz, anlamıda olamaz. Velhamdulillahi Rabbil alemin.
Bu içerik 3106 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon