Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2012
 
16.11.2012 Cuma Hutbesi
Tarih: 16/11/2012
   


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ “Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide: 90)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُوَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ

 

رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِفَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

 

“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide: 90)

 

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu uzun yıllardan benimde muzdarip olduğum bir konu olan ve aynı zamanda TSK’ den atılmama neden olan “Vesen, Sanem, heykel ya da put” kavramları hakkında olacaktır. Ancak konunun önemine binaen ikinci bölümünü Allah nasip ederse başka bir hafta içinde sunmaya çalışacağım inşallah.

 

Geçmiş zamanın behrinde komşumuzun anaokuluna giden çocuğuyla birlikte televizyon seyrederken; “Bir subayın emirlerini askerlere yağdırdıktan sonra, bir çelengi heykelin kaidesine deriiin bir huşu içinde bırakıp, arkasını heykele dönmeden gerisin geriye doğru çekildiğini ve askerleriyle birlikte, hiç hareket etmeden heykele selam durduğunu” gördüm. Beraber televizyon seyrettiğimiz yanımdaki afacan çocuk, bana hitaben “Amcaaa o kafası görünen adam, asker amcaların selamını neden almadı?” diye sorunca konuyu anlatmak artık benim üzerime vacip oldu.

 

Muhterem din kardeşlerim! İnsanların, Allah (cc)’u Tealaya yapmaları gereken ibadet, göstermeleri gereken saygı ve korkuyu, onun dışında her hangi bir mahlûku mabud kabul ederek ona yöneltmeleri haline put denir. Put kavramı, ayet ve hadislerde “vesen” ve “sanem” şeklinde isimlendirilmektedir. “Vesen” insan sureti ve şekli gibi, taştan, ağaçtan, betondan, tunçtan, demirden yapılan cüsseli bir “madde”dir. “Sanem” ise cüssesiz şekilden ibarettir. Lügatçiler bu ikisi arasında fark göremediklerini belirtirler, tıpkı “heykel” ile “put” arasında pek fark göremedikleri gibi.

 

Kur'an-ı Kerim de bildirilen put kavramlarına binaen günümüze kadar süregelen zaman içinde, genellikle put ya da putlara şöyle tarifler getirilmiştir.

 

1-Put; Allah (cc)’ın nizamına ve hâkimiyetine engel olan tüm tağutlar manasına gelir.

 

2-Put; İnsanların herhangi bir maddeden imal ettiği nesnelere zaman içerisinde kutsiyet yükleyerek o nesneden fayda ve zarar görebileceklerine inanarak ya da insanları inandırarak ilahlık mertebesine yükselttikleri somut varlık, ya da varlıklardır.

 

3-Tarih süreci içerisinde salih veya gayri salih bir hayat içinde ömür tüketmiş ya da yaşamakta olan insanlara, insanüstü vasıflar yükleyerek o kişilerin ruhlarından veya kendilerinden fayda, feyz, bereket ve şefaat umarak fayda ve zarar kudretini onlara pay ettiklerinde, işte bu pay yükledikleri mahlûk put adını almış ve yükleyenin putu haline gelmiş olur.

 

4-Bazıları insanlardan menfaatlenmek için insanların nezdinde herhangi bir şeyle kutsallığını ilan ederler. Bu kutsallığın hakikat olduğuna da insanları ikna ederler. Menfaatlerinin devamiyeti için sahtekâr zümrenin arkasına gizlendiği, kandırılmış kitlelerin tapındığı şeylerde puttur

 

5-Put; aklı ile hareket edemeyen bir toplumda, insanların belirli bir biçimde tapınmalarını yönelttikleri kutsal saydıkları nesneler, mabetler, türbeler, anıtlar, kabirler ve törelerdir.

 

Âdem (a.s)’den günümüze aklı ile bir yaratıcının varlığını düşünemeyen ve anlayamayan mahlûklar Allah (cc)’a giden yolu bulamadılar. Bunu önce etraflarında arayarak kendilerine en büyük faydası olan güneşi yaratıcı sandılar ve ona tapmaya başladılar. Daha sonra büyük tabiat güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, dağları, insanları, maymunları, köpekleri, kedileri, inekleri, ayı, yıldızları, gökten düşen taşları, hatta sakal, hırka, çorap, ayakkabıyı bile gözlerinde kutsallaştırdılar. Her biri için bir sembol, bir suret yapmaya kalktılar. İşte bunlardan putlar doğdu. Bu vesileyle, her yeni olayla, o olayı temsil eden putların miktarı da arttı. Eski Yunan, Roma, Mısır ve Mezopotamya tapınakları, Amerika’daki ve Asya ülkelerindeki ibadet için yapılan yerler, sayıları yüzlere varan putlarla dolduruldu. Ayrıca evlere, okullara, hastanelere, işyerlerine, başka başka yerlere hatta (affedersiniz) tuvaletlere kadar bile putlar konuldu. Sonrasında ise bu putlara heykel adı verildi.

 

Böylece günümüze kadar önü alınamayan bir hızla putların miktarı ve insanlar üzerindeki kutsallığı daha da artırılarak dokunulmazlık zırhlarıyla etrafları kuşatıldı. Bunların gazabından, zarar vermesinden korkan insanlar, onlar için kurbanlar kestiler, merasimler, bayramlar, törenler düzenleyerek saygılarını, sevgilerini, hamd ve tazimlerini sundular.

 

Muhterem din kardeşlerim! İnsanoğlu sorgulanmamak, muhasebeden kaçmak için bilmediği ve kendisine ilginç gelen şeyleri ilahlaştırma ve rab edinme hususunda oldukça gelişmiştir. İnsanın puta tapma İsteği, puta değer biçmesi, “Sorgulanacağı gerçeği”nden kaçmasıdır. İçinde bir boşluk vardır ve bu boşluğu bununla doldurmayı doğru bulmuş ve bu yolun doğru yol olduğuna kanaat getirmiştir. Kendi eliyle var ettiği ama kendisiyle konuşamayan, hiç bir tepki veremeyen, hiç bir derdine derman olamayan, tükürsen yüzünü dahi silemeyen cansız bir “madde’ye” müracaat etmiştir. Böyle karakterdeki bir hayat duruşuna insan ancak kendisini sorgulayamayacak bir putu ortak edebilir. Putunun önüne varıp tazimde bulunan, önünde törenler tertip eden, bir takım sunularla isteklerde bulunan, yapılacak iş ve şikâyetlerini söyleyenler bilsinler ki, söyleyen de aciz, söylenen putların da aciz olduğu, Allah (cc) tarafından Hacc suresi 73. ayet-i celilede şöyle beyan ediliyor:

 

“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu iyi dinleyin: Allah'ı bırakıp da taptığınız putlar bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar İsteyen de âciz, istenen de aciz!

 

Namazını kıldıktan sonra törene katı­lan ve o sırada bir heykelin karşısında saygı duru­şunda bulunan nice in­sanlar vardır ki bunlara tevhid dinini anlatmak için kesinlikle yürek ve bilek lazım gelir. Allah (cc)'a da inandıklarını söyleyen cahil halktan bazıları, o günün heykellere ta­pan müşrikleri gibi “Fakat biz putları­mıza Allah diye tap­mı­yoruz ki! Sadece ulu Önderimizi, kurtarıcımızı sembolize ettiği için ona saygı gösteriyo­ruz.” “Dinle hiç bir ilişkisi yoktur; dünyevî bir saygı duru­şundan asla ileriye gitmez” diyerek, istedikleri kadar tevhidi din mensubu olduklarını beyan etsinler. Onların başta kendileri bile buna asla inanmamaktadır. Hayır! Bak kardeşim, “saygı duruşu dedikleri şey; sürekli telkin ve propagandalarla yaratılan yapay bir sevginin, İmani bir saygıya dönüştürülerek eyleme geçmiş halidir” diye kendilerine söyleyebilir misiniz? Bir hey­kelin karşı­sında saygı duruşunda bulunacak kadar basitleşen ve şey­tana maskara olan insanlara bile bu eylemleriyle Allah (cc)'a ortak koşup koşma­dıklarını sorabilir misiniz?

 

Bakınız Allah’u Teala hutbemin başında okuduğum Maide suresi 90. Ayet-i celilede şöyle beyan buyuruyor: “Ey iman edenler, içki, kumar, putlar (anıt taşları, heykeller) fal okları şeytan işlerinden olan pisliklerdir, bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz”

 

Allah (cc)’ın nizamına ne şekilde olursa olsun engel olan ve bu manada büstlere, putlara, heykellere değer veren kimselerde putperest müşrikler gibi anılır. Namaz kılsalar, oruç tutsalar, hac yapsalar dahi, onlardan hiçbir farkları kalmaz. Sonuç olarak; Dünyda ve özelliklede daha çok Müslüman kimlikli ülkelerde adıyla sanıyla diktatörler ve ideoloji sahipleri heykelleştirilmiştir. Nemrut’lar, Firavun’lar, Hamanlar, Neron’lar, Ebu leheb’ler, Cengiz’ler, Hülagu’lar, Hitler, Stalin’ler, Churcill’ler, Şah’lar, Saddam’lar, Esedler, Pol Pot’lar ve eleştirilmeleri yasak daha nice yakınımızdakiler. Irak’ta da şahit olduğumuz gibi heykeller ortadan kaldırıldığında Allah (cc)’ın izniyle fikir ve ideolojileri de ortadan kalkacaktır. Allah (cc)u Teala Saffat suresi 91-92-93 ve 97. ayetlerde İbrahim (as)’ın kıssasını bizlere ders olur babında şöyle beyan buyuruyor “Nihayet İbrahim gizlice putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: Buyursanıza, neden yemiyorsunuz? Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz? Dedi. Yaklaşıp onlara sağ eliyle kuvvetli bir darbe indirdi, putları paramparça etti” 97. ayette ise

 

“Putperestler: “Onun için bir bina yapın da onu oradan ateşin içine atın” dediler. Ya ne diyeceklerdi?

 

Şair Asaf Halet Çelebi şöyle sesleniyor:

 

İbrahim! İçimdeki putları devir,

 

Elindeki baltayla,

 

Kırılan putların yerine, yenilerini koyan kim?

 

Güneş buzdan evimi yıktı, koca buzlar düştü.

 

Putların boyunları kırıldı.

 

İbrahim! Güneşi evime sokan kim?

 

İbrahim Demirci Hasretle andım put kıran İbrahim’i

 

Kalbimde saklamaktan paslandı baltam.

 

Hutbeme son verirken Hz İbrahim (as)’ın putperestlerin yüzüne haykırdığının aynısını, bizlerde çağdaş putçulara haykırıyoruz: “Yuh olsun size ve Allah’tan başka taptıklarınıza! Siz aklınızı kullanmaz mısınız? “Enbiya-67 “Selamun ala İbrahim: İbrahim’e selam olsun”(saffat-109) SADAGALLAHÜLAZİM

 

16.11.2012

ŞAHİN ÖZDAŞ

Bu içerik 2571 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon