Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2022
 
Hutbe: Allah, büyüklük taslayanları sevmez
Tarih: 23/09/2022
   


"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme! Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman: 18)

Hutbe: Allah, büyüklük taslayanları sevmez

"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme! Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman: 18)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Safer ayının 27’si 1444/Cuma
Hutbemize konu olan âyet-i kerimeyi şu şekilde icmâlen meallendirebiliriz: İnsanları küçük görme! İnsanlara tepeden bakarak, onları küçümseyerek sakın onlardan yüz çevirme! Ve yeryüzünde böbürlenerek, şımararak, gururlanarak, insanlara çalım satarak yürüme! Kesinlikle bilesin ki Allah şımarıkları, böbürlenenleri, kendisini beğenip insanlara tepeden bakanları asla sevmez.
Değerli mü’minler, bir insan kendisini nasıl büyük görebilir? Bir insan nasıl kendisinde ayrıcalık görerek diğer insanlara tepeden bakabilir? Nasıl böyle kendisinde bir varlık görebilir? Çünkü herkesin varlığı bellidir. Hepimiz bir sudanız. Hangi birimiz böyle değil? Hangi birimiz topraktan yaratılmamış? Hangi birimiz ölümlü değil? Hangi birimiz Allah tarafından yaratılmamış? Hangi birimiz Allah’a muhtaç değil? Hangi birimizin şu anda sahip olduklarını Allah vermedi? O zaman nasıl oluyor da tamamen Allah’ın verdiği özelliklerle diğer insanlara tepeden bakma hakkımız vardır? Allah’ın verdiği bir özelliğimizden dolayı diğer insanları küçük görmeye hakkımız var mı?
Ey mağrur, ey şımarık insan! Farkın ne senin diğer insanlardan? Eğer ekonomik gücünse, siyasal gücünse, askerî gücünse, kavmin, kabilense, çoluk çocuğunun çokluğuysa, fizikî güzelliğin, ses güzelliğinse, bilginin çokluğuysa, makamının büyüklüğüyse bunları sen kendin mi buldun? Bunları sana Allah vermedi mi? Bunların hepsi geçici değil mi? Bunlar bu dünyada senin imtihan soruların değil mi?
Bunlara sahip olmayanlara Allah vermemiş değil mi? Sen sana, imtihanın için verilmiş bu sahip olduklarınla Allah’a kulluğa yönelirsen o zaman kazanacaksın. Değilse hakkın olmayan bu gururunla, bu kibrinle Allah’ın kullarına tepeden bakmaya, Allah’a isyanda kullanmaya kalkışırsan, onlara hava atmaya kalkışırsan kaybediyorsun demektir.
Bu sahip olduklarına kendinin ulaştığını zannetme! Bu elindekilerin ebedî olduğunu, bir gün elinden alınmayacağını sanma! Allah’ın bu âyetlerinden habersiz yaşayan, Allah’ın bu değer yargılarından haberi olmayan şu dünya insanlığının gözünde fevkalade bir değerin olabilir. Ama unutma ki ölümle birlikte bu değer yargıları bitecek ve Allah’ın değer yargılarıyla karşı karşıya kalacaksın.
Yarın bu servetin kalmayacak. Yarın bu makamın bitecek. Yarın ellerin tutmayacak, gözlerin görmez olacak. Yarın abdestini bile tutamaz hâle geleceksin. Yarın bu alkışlar bitecek. Yarın bu şöhret son bulacak. Derbeder bir şekilde dünyada dolaşmak zorunda kalacaksın, unutulacaksın. Kimse sana değer vermeyecek. Kimse sana çiçek atmayacak. Kimse senin karşında secdeye kapanmayacak.
Öyleyse ne oluyor sana? Geleceğini unuttun mu ki şu anda sahip olduklarınla Allah’a kafa tutmaya, kullarına tepeden bakmaya çalışıyorsun? Yarın üzerinde mağrur dolaştığın bu toprağın altına gireceksin ve insanlar seni eze, eze, çiğneye, çiğneye üzerinde gezecekler. Ve şimdi gururla çalım atan sen, hiçbir şey yapamayacaksın. Şu anda seni alkışlayanlar, senin önünde eğilenler, seni şımartanlar yarın unutacaklar seni. Kimin bitmemiş ki bu dünyada güç ve kuvveti? Kim ebedî kalabilmiş bu dünyada? Firavunlar mı? Karunlar mı? Nemrutlar mı?
Öyleyse yeryüzünde, Allah’ın arzında büyüklenerek, kibirlenerek yürümeyelim. Kimimiz malıyla, kimimiz makamıyla, kimimiz siyasal gücüyle, kimimiz askeri gücüyle, kimimiz bilgisiyle, kimimiz saltanatıyla insanlara çalım satmasın. Kendimizde bir varlık görmeyelim. Hepimiz kul olduğumuzu, âciz ve ölümlü varlıklar olduğumuzu unutmayalım. Doğduğumuz günü unutmayalım.
Düşünün doğduğunuz gün hiç bir şeyimiz yoktu. Kendimize ait bir evimiz olmadığı gibi, baba evinde bize ait bir odamız bile yoktu. Bilgimiz yoktu, imkânımız yoktu, fırsatımız yoktu, aklımız yoktu, gücümüz, kuvvetimiz hiçbir şeyimiz yoktu. Tüm bu sahip olduklarımızı bize Allah verdi. O yokluk günlerimizi unutmayalım. Ve bir de önümüzde gelecek güçsüz ve kuvvetsiz günlerimizi bir an bile gözümüzün önünden eksik etmeyelim. Geçmişimizi ve geleceğimizi düşünelim de insanlara karşı mağrur olmayalım. Bir gün başımıza bir kıyametin kopacağı şuuru içinde Allah’a karşı mağrur olmayalım. Unutmayalım ki ölüm bize her şeyden daha yakındır. Bir nefes kadar ölüm bize yakındır.
23.09.2022
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Bu içerik 450 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon