Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >     >  2017
 
Hutbe: İlk Kıblemiz Mescid-i Aksâ’nın İşgali Devam Ediyor
Tarih: 28/07/2017
   


“Allah, kendi davası uğrunda, kurşunla örülmüş bir bina gibi omuz omuza savaşanları sever” (Saff: 4)

            Hutbe: İlk Kıblemiz Mescid-i Aksâ’nın İşgali Devam Ediyor

            “Allah, kendi davası uğrunda, kurşunla örülmüş bir bina gibi omuz omuza savaşanları sever” (Saff: 4)  

İslam’ın ilk kıblesi, harem mescidlerinin üçüncüsü ve ümmetin izzet ve şerefi olan Mescid-i Aksâ’ya karşı hazırlanan Siyonist tuzağı vaktinde görmek ve Aksâ İntifadası’nı harekete geçiren duyarlılığı ve bilinci bütün İslam Alemine yaymak mecburiyetimiz vardır.
           İşgal polisi, 14 Temmuz Cuma günü sabah saatlerinde Mescid-i Aksâ’da silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği 3 Filistinliyi şehid etmişti. Polis, olayda yaralanan 2 işgal polisinin ise kaldırıldıkları hastanede öldüğünü açıklamıştı. Kudüs eylemi adı verilen olayın ardından işgal rejimi tarafından Mescid-i Aksâ’nın kapılarının kapatıldığı ve Kudüs Polis Müdürlüğünün Aksâ’da namaz kılınmasına izin vermeyeceği belirtilmiş ardından da Harem-i Şerif’in girişlerine metal dedektörleri ve kameralar koymuştu. Müslümanlar ise, “kendi mescidimize terörist gibi aranarak girmeyi reddediyoruz” diyerek protesto etmiş ve bu muamelelerden vazgeçilmedikçe mescide girmeyerek kapılarında namaz kılacaklarını açıklamışlardı. Bu konan izzetli tavır ve İslam Dünyasından yükselen tepkilerden sonra işgal polisi metal arama dedektörlerini ve kameraları kaldırmaya başladı.Bütün bu olanların, İsrail’in kontrollü gerilim politikasının gerekleri olduğunu bugün artık çok net bir şekilde görmekteyiz. Bütün bu yapılanların adım adım Mescid-i Aksâ’yı yıkıp yerine siyon tapınağını inşa etme projesinin birer parçası olduğunu biliyoruz.Konu sadece Kudüs ve Mescid-i Aksâ değildir. Konu aslında Filistin meselesi üst başlığında ya da bütün ümmetin ve coğrafyasının durumunun değerlendirilmesi üst başlığı altında ele alınması gereken bir meseledir.

           Hepimizin bildiği gibi Filistin 69 yıldır siyonist İsrail’in işgali altında tarihin en ağır katliamlarına, işkence ve tehcire sahne olmaktadır. Filistin’de 69 yıldır Müslüman Arapların yurtlarından sürülmelerine ABD ve İngiltere’nin İsrail’e verdiği askeri, ekonomik ve siyasi destek sebep olmuştur. Ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi; topraklarından sürülmüş ve binlercesi yüzlerce kez hunharca katliamlara maruz bırakılmış ve hala da on binlerce Filistinli Nakeb çölü ve benzeri askeri kamplarda en kötü şartlarda yaşamaya zorlanmış ve geri kalanlar ise, çadırlarda yaşamaya ve ellerinden alınmış olan topraklarda adeta Roma dönemindeki köleler gibi çalışmak mecburiyetinde bırakılmışlardır.Bugün yeryüzünde Filistin halkı kadar sürgünde vatansız yaşayan ve kendi kardeşleri olan Arap yönetimleri tarafından da aşağılanmaları ve gördükleri zulümlere kör bakılan başka bir topluluk yok gibidir.

           Filistin meselesi, bütün Müslümanların bir meselesi olmasına rağmen, ABD, İngiltere ve onun gibi emperyalist Batı Devletleri tarafından işgal edilen ve sömürülen İslam topraklarında kurdurulan kukla, ırkçı Arap idareleri tarafından ne yazık ki çözüm getirici bir şekilde ele alınmamıştır. Özellikle de Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra, Filistin meselesi ve orada yaşayan Müslüman Arapların siyonist İsrail tarafından gaspedilen hakları ve topraklarıyla ilgili hususta BM Güvenlik Konseyi daima İsrail’in yanında yer almış ve İslam topraklarında Müslümanların sırtına bir hançer gibi saplanan İsrail’in işlediği cinayetleri bir kez dahi olsa cezalandıracak ve ciddi şekilde kınayacak hiçbir tavır sergilememiştir.
Zaten “Orta Doğu” diye İngiltere tarafından ihdas edilmiş olan coğrafya üzerinde Müslüman Halklar parçalanmış ve adeta Kudüs ve Filistin’in işgal edilmesi, bizlere, sanki bir Arap-İsrail meselesi imiş gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Ne yazık ki bizler Türkiye Müslümanları olarak, İsrail’in kuruluşundan bu yana; yani Türkiye’nin de bu siyonist devleti ilk tanıyan devletler safında yer alıp onu tanımasından bugüne kadar yürütülen Arap karşıtı düşmanca ve ırkçı siyasetler sebebiyle, Kudüs ve Filistin meselesi zaman zaman gündeme gelse de burada İsrail zulmüne maruz kalmış olan çoluk çocuk kadın ve yaşlıların çektikleri acıyı dindirecek ve onun bütün insanların ortak insanî duygularına saygı duyacak bir zemine gelmesini sağlayacak hiçbir ciddi politika ortaya konulamamıştır.
Birinci İntifada’da beş binden fazla Filistinli kardeşimiz İsrail uçaklarının yağdırdığı bombalarla veya silahlarının kustuğu kurşunlarla can vermiştir. İsrail askerleri tarafından kullanılan kimyasal silahlar yüzünden binlerce Filistinli kadın çocuğunu düşürmüş, gencecik çocukların kolları bütün dünyanın gözleri önünde siyonist askerler tarafından kırılmıştır.  Çaresiz bir biçimde hiçbir günahı olmayan Muhammed Durre’nin İsrail askerlerinin acımasızca ve vicdanları sızlamadan kurşun yağmuruna tutarak öldürmeleri henüz hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.                                                                                                                                              

           ABD, İngiltere ve yandaşları, Filistin’in karşısında siyonist İsrail’i desteklerken, asla onun 1914 yılından bu yana İngiltere’nin mandası ve desteğiyle yaptığı soykırımı dile getirmemektedirler. Gerçekte Filistin’de tarihin en acı olayları yaşanmakta ve bütün insanlık için utanç mirası olarak kalacak olan katliamlar yaşanmıştır. İsrail bütün ahlâk ilkelerini ve insanlığın en temel ahlâkî ve insanî değerlerine karşı pervasızca saldırılarda bulunmakta ve Nazilerin soykırımının acısını ve bedelini Müslüman ve kimsesiz Filistin halkına ödetmeye çalışmakta, utanmadan bir de soykırım edebiyatı ile bütün dünyayı aldatmaktadır.                                                                   

           Müslümanlar olarak, kardeşlerimize karşı girişilen bu zalimce saldırıların durdurulması, onların yaralarının sarılması ve top yekûn yeni bir soykırım ve sürgüne maruz kalmamaları ve Gazze’nin İsrail haritasına dahil edilmemesi için mücadele etmeye, Mescid-i Aksâ’yı ve Filistin’i unutmamaya, unutturmamaya davet ediyoruz. Ve yine, bilinçli bir duruşla insanî ve tarihî görevimizi hatırlamak zamanı olduğuna olan inancımızdan yola çıkarak, bütün Müslümanları, bütün erdem sahibi ve insanın insana köleliğini reddeden bütün vicdan sahibi kesimleri Afganistan’da ABD’nin ve suç ortaklarının, Çeçenistan’da Rusya’nın, Arakan’da Myanmarlı Budistlerin, Suriye’de Esed’in, Doğu Türkistan’da Çin’in ve Filistin’de de İsrail’in işlediği cinayetleri ve zulümleri ve gözlerimizin önünde işgal edilmeye devam edilen İslam Alemi’nin her gün daha vahim ve karanlık bir geleceğe doğru sürüklendiğini görmeye davet ediyoruz.

                                                                                                                                28.07.2017
                                                                                                                 Hazırlayan: Emrullah AYAN

                                                                                                                                                                                                         

                                    

 

Bu içerik 3449 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon